Safra Kesesi Taşları

Bu makalemizde Genel Cerrah Doç. Dr. Didem Öncel Yakar Safra kesesi taşları ile ilgili sorularınıza cevaplar veriyor.

Safra Kesesi Taslari
Safra Kesesi Taslari

Bu Yazıda Okuyacaklarınız

Safra Kesesi Taşı Neden Olur?

Karaciğerin ürettiği safranın bir kısmının depolandığı safra kesesi içinde bulunan, kum tanesinden ceviz büyüklüğüne farklı boyutlara ulaşabilen taşlara safra kesesi taşı denir. Safra kesesinin depoladığı safranın içeriğindeki bazı kimyasal maddelerin miktarının artması ile oluşmaktadır. Vücuttaki kolesterolün suda çözünür hale geçmesi için safra tuzları ve bazı maddeler ile çevrilir. Eğer safranın çözebileceği kapasiteden fazla kolesterol varsa bunun üzerindeki miktar birikerek önce kristaller sonra sarı renkli ve yumuşak kıvamda kolesterol taşları oluşturur. Batı dünyasındaki safra taşlarının %80’i bu türdendir. Diğer safra taşları ise ya safra yollarında bir enfeksiyona bağlı olarak ya da bazı kan hastalıklarında kan ürünlerinin yıkımın artması ile bilirubin ismi verilen kimyasal maddenin fazla üretilmesi sonucu bu maddenin birikerek koyu kahverengi ya da siyah renkli ve sert kıvamda pigment taşlarının oluşması mekanizmasına bağlıdır. Bu süreçlerde safra kesesinin mekanik olarak yeterince kasılamamasına bağlı olarak tam boşalamamasının da önce safra kristallerinin birikmesi, zamanla bu kristallerin büyüyerek safra taşı oluşturmasında katkısı bulunmaktadır.

Safra Kesesi Taşı Oluşması Açısından Risk Faktörleri Nelerdir?

Erişkin nüfusun %10 ile %20’sini etkileyen safra kesesi taşlarının daha sık görüldüğü gruplar vardır. 40 yaş ve üzerinde giderek artan oranlarda görüldüğünden, ilerleyen yaş önemli bir risk faktörü olarak kabul edilir. Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık iki kat daha sıktır. Hamilelik, doğum kontrol hapı kullanımı, obezite gibi faktörler hormonal mekanizmalarla safra kesesi taşı riskini arttırmaktadır. Kolesterolden veya yağdan zengin ancak liften fakir beslenme tipi önemli yaşam biçimi risk faktörlerindendir. Ailesinde safra kesesi taşı olanlarda benzer şekilde daha sık görülmektedir. Bir takım karaciğer hastalıkları ve bazı ilaçların kullanımında da safra kesesi taşı sıklığı artmaktadır. Risk azaltma amacıyla sağlıklı beslenme, kilo kontrolü, yeterli sıvı tüketimi, egzersiz yapmak gibi genel sağlık önerileri dışında geçerli bir yöntem yoktur.

Safra Kesesi Taşına Bağlı Şikayetler Nelerdir?

Genel toplumun neredeyse %20’sini etkileyen safra kesesi taşları, çoğunlukla (yaklaşık %80 oranında) ‘sessiz’ kalırlar. Bu gruptaki kişilerde safra kesesi taşları, başka nedenlerle yapılan tetkikler ya da check-up gibi tarama incelemeleri sırasında tesadüfen saptanır. Uzun yıllar hiçbir şikâyete yol açmadan durabilirler.

Şikâyete yol açan taşlarda en sık görülen semptomlar karında şişkinlik, hazımsızlık, midede-sağ yanda-sırtta ağrıdır. Safra kesesi taşlarının bir komplikasyona yol açması durumunda safra kesesi iltihabı, safra yolunun tıkanması, pankreas iltihabı gibi daha ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu durumların her birinin tanı ve tedavi süreçleri farklılık göstermekle birlikte ortak paydaları sağ yanda-sırtta ani ve şiddetli ağrı, bulantı, kusma şikayetleridir. Bazılarında eşlik eden yüksek ateş, titreme, sarılık, idrar renginde koyulaşma ya da büyük abdest renginde beyazlaşma gibi farklı şikayetler de görülmektedir. Bu şikâyetlerin herhangi birinin varlığında mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Safra Kesesi Taşı Ameliyatı Kime ve Hangi Teknikle Yapılır?

Safra kesesi taşlarına bağlı şikâyet yoksa (örneğin kontrol tetkiklerde saptanmış ancak kişide hiçbir soruna yol açmıyorsa), özel bazı durumlar haricinde tedavi önerilmez. Asemptomatik safra kesesi taşlarına müdahale edilmesi gerekmemektedir.

Ancak safra kesesi taşı saptanmış ve buna bağlı şikayetleri olan hastalarda ve bu taşlara bağlı komplikasyon gelişmiş kişilerde mevcut klinik tabloya göre planlı ya da acil safra kesesi ameliyatı önerilir. Günümüzde standart olarak laparoskopik (kapalı) yöntemle karın içine girilerek, safra kesesi bağlı olduğu anatomik yapılardan ayrılarak içindeki taşlarla birlikte tamamen alınmaktadır. Böbrek taşlarında olduğu gibi sadece taşa yönelik girişimler safra kesesi taşlarında hastalığın doğası gereği uygun değildir. Bazı ilaçlarla safra taşları aylar süren tedavi sonrası eritilebilse bile esas sorun devam ettiği için yeni taşlar oluşur. Bu yöntem ancak hasta cerrahi için yüksek riskli ise şikayetlerini azaltmak amacıyla denenebilir.

Laparoskopik kolesistektomi (kapalı yöntemle safra kesesinin alınması) ameliyatı tüm dünyada en sık uygulanan cerrahi girişimlerdendir. Her girişimsel işlemde olabileceği gibi bu ameliyata bağlı olabilecek komplikasyonlar bulunmaktadır. Hasta ve yakınları, tedavi planlamasında bu konuda detaylı olarak bilgilendirilir, hastadan uygun onam formu alındıktan sonra ameliyat gerçekleştirilir. Hastalar ameliyattan 6 saat kadar sonra ağızdan gıda alımına başlayarak normal şartlar altında bir günlük hastane yatışının ardından eve gönderilirler.

Karaciğerin ürettiği ve yağların sindirimi için gerekli olan safranın bir kısmını depolamak ve konsantre etmek (yoğunlaştırmak) görevleri olan safra kesesi, ismiyle uyumlu bir şekilde karaciğerin altında bulunan kese şeklinde bir organdır. Safra içindeki kimyasal bileşimin dengesiz hale gelmesi ile oluşan safra taşları son derece sık görülmektedir. Yaklaşık her 10 kişiden birinde bulunduğu bildirilmektedir. Bu derece sık olmasına rağmen her kişide semptom oluşturmaz. Şikâyete yol açmayan safra kesesi taşlarının tedavi edilmesine de gerek yoktur. Safra kesesi ameliyatı semptom görülmesi veya hekimin diğer nedenlerle cerrahi işlem kararı vermesi durumunda gündeme gelir. Laparoskopik kolesistektomi yani safra kesesinin kapalı yöntemle çıkartılması yöntemi ile başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Hayatımızın her anında sağlık bizimle olsun.

YORUMLAR

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir